Kadın İnfertilitesi

(Kadın Kısırlığı)

Kadın kısırlığı (infertilitesi), bir çiftin düzenli ve korunmasız cinsel ilişkiye rağmen bir yıl içinde gebe kalamaması durumudur. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünya çapında çiftlerin yaklaşık %15'i kısırlık sorunuyla karşı karşıyadır ve bu sorunun yaklaşık yarısı kadın faktörlerinden kaynaklanmaktadır. 

BULGULAR

Kadın kısırlığının belirgin bir belirtisi genellikle gebe kalamamaktır. Bununla birlikte, altta yatan nedenlere bağlı olarak bazı kadınlarda düzensiz adet döngüleri veya adet görememe (amenore), ağrılı adet dönemleri (dismenore), cinsel ilişki sırasında ağrı (disparoni) gibi diğer belirtiler de görülebilir. Ancak, kadın kısırlığıyla ilişkilendirilebilecek diğer belirtiler ve bulgular da vardır:

1. Düzensiz Adet Döngüleri: Normal bir adet döngüsü 28 gün sürer, ancak bu süre 21 ile 35 gün arasında değişebilir. Eğer adet döngüleriniz çok kısa (21 günden az), çok uzun (35 günden fazla) veya düzensizse, bu durum ovülasyon sorunlarının bir işareti olabilir.

2. Amenore (Adet Görememe): Eğer adetleriniz tamamen durmuşsa, bu durum yumurtalıkların normal işlev görmediğinin bir işaretidir. Bu, hormonal dengesizlikler, aşırı kilo kaybı, aşırı egzersiz veya sağlık sorunları gibi çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir.

3. Ağrılı Adet Dönemleri (Dismenore): Bazı kadınlar adet dönemlerinde normalden daha fazla ağrı yaşar. Bu ağrılar hafiften şiddetliye değişebilir ve bazen kısırlıkla ilişkili durumların, örneğin endometriozis veya pelvik inflamatuar hastalık gibi durumların bir belirtisi olabilir.

4. Cinsel İlişki Sırasında Ağrı (Disparoni): Cinsel ilişki sırasında yaşanan ağrı, pelvik bölgede bir sorunun belirtisi olabilir. Bu, enfeksiyonlardan endometriozise kadar çeşitli durumların işareti olabilir ve kısırlığa neden olabilir.

5. Pelvik Ağrı: Pelvik bölgede (alt karın) sürekli ya da aralıklı ağrılar, çeşitli sağlık koşullarının, özellikle de kadın üreme organlarıyla ilgili sorunların göstergesi olabilir.



TEŞHİS VE  TEDAVİ

Kadın kısırlığını teşhis etmek için doktorlar, hem hastanın sağlık geçmişini inceleyecek hem de çeşitli testler yapacaklardır. Bu süreç, sorunun kaynağını anlamaya ve en uygun tedavi yöntemini belirlemeye yardımcı olur. İşte bu sürecin adımları:

1. Sağlık Geçmişi ve Fiziksel Muayene

a. Sağlık Geçmişi: Doktorunuz, adet döngünüz, geçmişte yaşadığınız sağlık sorunları, kullanmış olduğunuz ilaçlar, yaşam tarzınız (sigara, alkol kullanımı gibi) ve ne kadar süredir çocuk sahibi olmaya çalıştığınız hakkında sorular soracaktır.

b. Fiziksel Muayene: Genel bir sağlık kontrolü ve pelvik muayene yapılabilir. Bu, üreme organlarınızın herhangi bir anormallik içerip içermediğini kontrol etmek içindir.

2. Kan Testleri

Kan testleri, hormon seviyelerinizi ölçmek için yapılır. Hormonlar, adet döngüsü ve yumurtlama gibi üreme süreçlerinde önemli rol oynar. Bu testler, östrojen ve progesteron gibi hormonların yanı sıra tiroid ve prolaktin gibi diğer hormonları da içerebilir.

3. Görüntüleme Testleri

a.Ultrason: Karın üzerinden veya vajina içinden yapılan bu test, rahim, fallop tüpleri ve yumurtalıkların görüntülerini alır. Bu sayede, doktorunuz üreme organlarınızın yapısını inceleyebilir.

b.Histerosalpingografi (HSG): Bu özel bir X-ray türüdür ve fallop tüplerinin açık olup olmadığını kontrol etmek için kullanılır. İşlem sırasında, rahime bir boyar madde enjekte edilir ve X-ray alınır.

c. Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI): Bu test, daha detaylı görüntüler elde etmek için kullanılabilir, ancak tüm durumlarda gerekli değildir.

4. Laparoskopi

Laparoskopi, karın bölgesindeki küçük kesiler aracılığıyla yapılan bir cerrahi işlemdir. Bir kamera (laparoskop) karın içine sokularak rahim, fallop tüpleri ve yumurtalıkların doğrudan görüntülenmesini sağlar. Bu işlem, endometriozis ve pelvik yapışıklıklar gibi durumların teşhisinde yardımcı olabilir.

Kimler Tedaviye Uygundur?

Kısırlık tedavisi için uygunluk, birkaç önemli faktöre bağlıdır. Bu faktörler, çiftlerin yaşları, genel sağlık durumları, kısırlığın nedeni ve ne kadar süredir çocuk sahibi olmaya çalıştıkları gibi çeşitli öğeleri içerir. İşte tedaviye kimlerin uygun olduğunu belirlerken dikkate alınan bazı kriterler:

1. Yaş

Kadının Yaşı: Kadınların yumurtlama kapasitesi yaşla birlikte azalır, özellikle 35 yaşından sonra bu düşüş daha belirgindir. Bu nedenle, yaş faktörü tedaviye uygunluk açısından önemlidir. Ancak, ileri yaşlardaki kadınlar bile yardımcı üreme teknikleri sayesinde hamile kalabilirler.

Erkeğin Yaşı: Erkeklerde de yaş, sperm kalitesi ve miktarı üzerinde etkilidir, ancak bu etki kadınlardakine göre daha az belirgindir.

2. Kısırlığın Nedeni

Kısırlığın nedeni, tedavi seçeneklerini ve başarı şansını büyük ölçüde etkiler. Örneğin, fallop tüplerinin tıkalı olması durumunda tüp bebek tedavisi daha uygun olabilirken, ovülasyon sorunları olan kadınlar için ilaç tedavisi işe yarayabilir.

3. Ne Kadar Süredir Çocuk Sahibi Olmaya Çalışılıyor

Genel olarak, bir yıl boyunca düzenli olarak korunmasız cinsel ilişkiye rağmen hamilelik oluşmamışsa, bir uzmana başvurmak önerilir. 35 yaşın üzerindeki kadınlar için bu süre altı ay olarak kabul edilir.

4. Genel Sağlık Durumu

Hem erkeklerin hem de kadınların genel sağlık durumu, kısırlık tedavisine uygunluk açısından önemlidir. Kronik sağlık sorunları olan veya belli ilaçları düzenli olarak kullanması gereken kişilerin, tedaviye başlamadan önce doktorlarıyla bu durumları görüşmeleri gerekir.

5. Yaşam Tarzı

Sigara, alkol kullanımı ve aşırı kilo gibi yaşam tarzı faktörleri de tedavi başarısını etkileyebilir. Bu tür faktörlerin tedaviye başlamadan önce ele alınması önemlidir.

Kısırlık tedavisine başvuracak çiftler, yukarıda belirtilen faktörlere göre değerlendirilir. Tedavi önerilen herkes, özellikle de:

·         Bir yıl boyunca düzenli olarak korunmasız cinsel ilişkiye rağmen hamile kalamayan çiftler.

·         Kadın yaşı 35'in üzerindeyse ve altı ay boyunca hamilelik oluşmamışsa.

·         Bilinen bir kısırlık nedeni olan (örneğin, tıkalı fallop tüpleri, düşük sperm sayısı) çiftler.

·         Özel sağlık durumları olan (örneğin, endometriozis, polikistik over sendromu) kadınlar.

Tüp Bebek Tedavisinin Başarısı

Tüp bebek tedavisi, bilimsel adıyla İn Vitro Fertilizasyon (IVF), kısırlık tedavisinde kullanılan en etkili yöntemlerden biridir. Bu yöntem, özellikle diğer tedavilerin işe yaramadığı durumlarda ya da belirli sağlık sorunları (örneğin, tıkalı fallop tüpleri, ciddi erkek faktörü kısırlığı) olan çiftler için önerilir. Tüp bebek tedavisinin başarısı birçok faktöre bağlıdır, ancak genel olarak bu yöntem birçok çifte bebek sahibi olma umudu sunar. İşte tüp bebek tedavisinin kısırlıktaki başarısını etkileyen faktörler ve bu süreç hakkında daha geniş bilgiler:

1. Çiftlerin Yaşı

Kadının yaşı, tüp bebek tedavisinin başarısında önemli bir faktördür. Genellikle, 35 yaş altındaki kadınlar için başarı oranları daha yüksektir. Yaş arttıkça, özellikle 40 yaşından sonra, başarı oranları azalır. Erkeklerin yaşı da önemli olmakla birlikte, kadınların yaşına göre daha az etkilidir.

2. Kısırlığın Nedeni

Tüp bebek tedavisinin başarısı, kısırlığın altında yatan nedenlere de bağlıdır. Örneğin, sperm kalitesi çok düşük olan erkeklerde veya kadının fallop tüpleri tamamen tıkalı olan durumlarda IVF, çiftlere hamile kalma şansı sunar.

3. Kullanılan Tedavi Protokolleri

Farklı IVF protokolleri, çeşitli ilaç dozajları ve tedavi yaklaşımları mevcuttur. Bir çiftin özel sağlık durumuna en uygun protokolün seçilmesi, tedavinin başarısını artırabilir.

4. Klinik ve Laboratuvar Kalitesi

Tüp bebek tedavisinin yapılacağı kliniğin ve laboratuvarın kalitesi de önemlidir. Deneyimli uzmanlar ve ileri teknolojiye sahip laboratuvarlar, başarı oranlarını artırabilir.

5. Yaşam Tarzı ve Sağlık Durumu

Sağlıklı bir yaşam tarzı ve iyi bir genel sağlık durumu, IVF tedavisinin başarısını olumlu yönde etkileyebilir. Sigara ve alkol kullanımı, aşırı kilo gibi faktörler negatif etkiler oluşturabilir.

Başarı Oranları

Tüp bebek tedavisinin genel başarı oranları, yukarıda bahsedilen faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Ortalama olarak, her IVF döngüsünün başarı şansı, genellikle %20 ile %35 arasında değişir. Ancak, bu oranlar 35 yaş altı kadınlarda daha yüksek, 40 yaş üstü kadınlarda ise daha düşük olabilir.

BENZER KONULAR

Gebelikte Pilates